ESG Uyum ve Yönetim Kurulu Sorumlulukları

"Bilmediklerim" programının dördüncü bölümünde, YUD Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Sami ile kritik bir konuyu ele alıyoruz: "ESG Risk Yönetimi". Bu bölümde, ESG (Çevresel, Sosyal ve Yönetişim) unsurlarının şirket verimliliği ve değeri üzerindeki etkisini derinlemesine inceliyoruz. Mehmet Sami'nin liderlik ettiği bu eşsiz sohbette, sürdürülebilirlik ve etik değerlerin, iş dünyasındaki rolüne ve şirketlerin bu alanda nasıl daha bilinçli adımlar atabileceğine dair kritik bilgiler edineceksiniz. Etkin bir ESG risk yönetiminin şirket değerine etkisini daha iyi anlamak için bize katılın!

Neler Sorduk ?

Cevap:

34 yıllık iş tecrübem, kendime göre 3 farklı boyutu algılama ve analiz etme kapasitesi yarattı. Birincisi: Stratejik yatırımcıların beklentileri ve analizleri. Sermaye piyasaları, özellikle kurumsal yabancı yatırımcıların beklentilerini ve analiz kabiliyetlerini iyi öğrenmek bu işin bir boyutu. İkinci boyutu finansal yatırımcıların gözlemlerini ve beklentilerini bilmek. Son olarak da hakim ortaklarla beraber veya halka açık şirketlerde, yönetim kurulu üyelikleri şapkasıyla görev alıp farklı paydaşların beklentilerini öğrenebilmek.

Bu üçünü birleştirerek kurumsal yönetim ve kurumsal finansmanla değer yaratmaya çalışıyorum.

Cevap:

Taraflar, kurumsal yönetimin faydalarını anladılar aslında. Nerede anladılar? Genel paydaşlar nezdinde fark yaratmak için anladılar. Bu fark nedir derseniz: Güven. Yani kurumsal yönetimi iyi olan bir kurum, bir mekanizma aslında güven yaratan bir mekanizmadır. Türkiye’de birçok şirket bunun farkına vardı.

Paydaşların da bizi nasıl gördüğü çok önemli çünkü ürettiğimiz herhangi bir ürün, özellikle tüketiciye gidiyorsa orada tüketicinin de bizi nasıl gördüğü önemli artık. Sosyal tarafta çalışanımız bizi nasıl görüyor? Bu da önemli. Dolayısıyla çok boyutlu bir evreye doğru gidiyoruz ve bu bizi farklı bir ölçme yöntemine de götürüyor. Biz bugüne kadar operasyonel ve finansal veri üreterek bazı risklerimizi gösterdik veya analiz ettik. Şimdi bunun dışına çıkıyoruz. Teknik konularda da veri üretmemiz gerekiyor. Dolayısıyla artık ölçme ve biçme çok detaya inecek ve kendimizi farklı paydaşlarla beraber geliştirmemiz gereken bir sistem yaratmamız lazım. Tedarik zincirindeki kişi ve kurumlarla da beraber çalışarak bu zincirin bir bütün olduğunu ve bizim de bu zincirin içinde önemli bir halka olduğumuzu ve riskleri iyi yönettiğimizi veya fırsatları iyi değerlendirdiğimizi göstermemiz gerekiyor.

Cevap:

Edindiğim tecrübelerle şunu gördüm: İşi hem aşağıdan yukarıya hem de yukarıdan aşağıya doğru çalışmamız gerekiyor. İfade ettiğiniz gibi yönetim kurulunda da bu konunun sahiplenilmesi gerekiyor. Farklı metodolojiler olmakla beraber en iyi yöntem iki taraflı çalışmaktır. Aşağıdan yukarıya ve yukarıdan aşağıya…

Cevap:

Birleşmiş Milletlerin oluşturduğu bazı metodolojiler var ve bu metodolojilerin içinde dikkat çeken, gündeme giren bazı konular var: Problemi bugün çözmek, problemi yarın yaşamaktan daha ucuz. Ülkemizde de maalesef birkaç yıldır çeşitli afetler gördük ve sonucunda da gördük ki yaşadıktan sonra yaşatılan maliyet maalesef çok büyük. Bırakın şirketleri hükümetleri de zora sokan bir durum bu. Dolayısıyla biz ne yapabiliriz ki hep beraber belli standartlarımızı yukarıya çıkarabiliriz. Hep söylüyorum; krize daha dayanıklı, riski daha aza indiren, getiriyi daha fazla yapan bir mekanizma oluşturmamız lazım. Birleşmiş Milletler kalkınma amaçlarının ana hedefleri, bunları hayata geçirmek için bize bir şablon sunuyor. Sizin de söylediğiniz gibi küresel standartlar değişti ve oyunun kurallarını da değiştirdi. Peki, biz bundan etkilenecek miyiz? Evet etkileneceğiz. Bir yeşil dönüşümden bahsediyoruz ve  birkaç yıl içinde bundan etkileneceğiz.

Yeni raporlama formatları geliyor. Bırakın sadece performans kriterlerini finansal raporlama da sürdürülebilirliği kapsayacak. Dolayısıyla finansal raporlama içinde bile alt bir bölüm açıp bu çevresel, sosyal konuları da işlemeye başlayacağız.  Bununla ilgili de şu an çok ciddi çalışmalar var. Yeni nesil tüketici; artık çevreye daha duyarlı, eğer ürün bu konuda duyarlı değilse onu cezalandırabiliyor.  Ve en önemlisi de yatırımcılar. Yatırımcıların da ciddi beklentileri var, yatırım kategorisi dışında kalacak şirketleri belirliyorlar aslında şu an. Bu hepimizi ilgilendirecek, çünkü biz de şirketlerimizi büyütürken kurumsal finansmana değer vermeliyiz, bir borsaya hazırlıklı olmalıyız. Ve burada yaptırımlar ve çeşitli yeni yöntemler var. ESG raporlamaları ve endeksleri geliyor ve biz bu endekslerde kendi sektörümüzde; sadece Türkiye’de değil, global olarak farklı ülkedeki şirketlerle kendimizi kıyaslama aşamasına geleceğiz. Eğer biz kıyaslamıyorsak başkaları bizi kıyaslayacak. Dolayısıyla oyunun kuralları böyle değiştiği için çok önemsememiz gerekiyor, 1-2 yıl içinde bu işlere çok daha fazla kafa yormamız gerekecek güzel ülkemizde.

Cevap:
  1. Marka imajınızı düzeltiyorsunuz.
  2. Tedarikçiyle olan ilişkilerinizi geliştiriyorsunuz.
  3. Finansman araçlarınızı geliştirmek için bir kapı açıyorsunuz.
  4. Daha iyi operasyonel verimliliği yakalıyorsunuz ve hedefliyorsunuz.
  5. Risk yönetiminizi kesinlikle geliştiriyorsunuz ve genel olarak bütün paydaşlarınızca, çalışanlarınız dahil daha iyi algılanıp daha fazla seviliyorsunuz.

Dolayısıyla bu, inanılmaz bir boyut yaratıyor. Belki bazı konularda çekinceleriniz olabilir fakat oyunun kuralları değişiyor ve yavaş yavaş ne kadar küçük, ne kadar farklı bir sektörde olsanız da bu kurallar sizi bir yerde yakalayacak. Gerek regülasyon açısından gerek  tedarikçi açısından…

Cevap:

Biz zaten bu yoldaydık. Örneğin Borsa İstanbul önemli bir ”gelişmekte olan ülke” borsasıdır. Burada bir sürdürülebilirlik endeksimiz vardı fakat yaklaşık 1 sene önce metodoloji değişikliğine gittiler. Artık sürdürülebilirlik ve ESG konusunda tabiri caizse ” yapacağız, edeceğiz…” konusu ortadan kalktı. Bu yeni metodoloji içinde çok detaylı sorular var ve burada artık veriye dayalı bir endeksten bahsediyoruz bu bir… İkincisi veri vermek de bizi kurtarmıyor çünkü gizli bir veri vardır ve şirket bunu endeks için paylaşabilir. Bütün açıklamaların, bildirimlerin tam şeffaf olması lazım yani kamuya açık olmayan bir bildirimin, geçersiz olduğu bir ortama gidiyoruz. Kamusal alanda özellikle  borsa için konuşuyorum; açıklanmamış veri, verilmemiş veridir. Ülkemizde bu anlamda yeni adımlar atılıyor. İyi şirketler; bu anlayışı içselleştiren, en alt seviyeden en üst merci olan yönetim kurulu katmanına kadar taşıyan şirketler olacaktır. 

Cevap:

Öncelikle Yönetim Kurulu Üyeleri Derneğinden örnek verecek olursak YÜD, yeni bir dernek ve 2 amacı var diyebiliriz:

  1. Türkiye’deki aile şirketlerinin sürdürülebilir olması için aktif ve profesyonel olmalarını teşvik etmek, dünya örneklerini onlara sunmak için yola çıkmış bir dernektir.
  2. Üyelerinin tamamının yönetim kurulu üyesi veya en az CEO olduğu bir üye tabanından bahsediyoruz. Birbirinden öğrenerek, en iyi uygulamaları tartışarak daha iyiye gitmeye çalışan bir örgütlenme.

Aile şirketlerindeki sürdürülebilirliği biz daha da uzatmak istiyoruz. Çünkü bildiğimiz gibi genellikle üçüncü jenerasyondan sonra farklı nedenlerden dolayı kopuşlar olabiliyor. Eğer biz sürdürülebilir yönetim kurulu yaratabilirsek bunlar sürdürülebilir şirketler yaratır. Ve dolayısıyla da ”Ülkemize daha fazla katma değer verir.” amacıyla yola çıktık. Burada aktif ve profesyonel yönetim kurulu oluşturmaya çalışıyoruz çünkü ESG yolculuğunda uzmanların bize çok ciddi katma değeri olacağını düşünüyoruz. Yönetim kurulu üyelerini doğru seçersek, şirkete inanılmaz derecede hem risk analizinde hem de fırsatların analizinde büyük kapılar açılıyor. 

Halka açık şirketlerde şu an 3 tane olmazsa olmaz yönetim kurulu komitesi var: Kurumsal Yönetim Komitesi, Riskin Erken Tespit Komitesi ve Denetim Komitesidir. Hepsinin baktığı farklı alanlar var. 

Bütün bunlar çok önemli ancak son olarak yönetişimle alakalı bir şeyler söylemek istiyorum. Yeni bir Kurumsal Yönetim ilkeleri çıkmak üzere. Kurumsal yönetim ilkeleri içinde sürdürülebilirliğin de ne kadar önemli bir alana yayıldığını çok yakında ilkeler yayınlandığında hep beraber görmüş olacağız. Dolayısıyla kendi yönetim kurulumuzun çalışma standartlarını bir üst seviyeye doğru çıkarmamız gerekiyor. Bir yerde de sürdürülebilirlik ve yönetişim benzer bir noktaya evriliyor ve gelişiyor. Bizim, ülke olarak bunun gerisinde kalmamamız lazım çünkü katma değer yaratmamızın ve sürdürülebilir şirket yaratmamızın en önemli konularından birisi olacaktır.

Cevap:

İşin başlangıç noktasında takımı iyi oluşturmak lazım ama benim için takım yönetim kurulunda başlıyor. Dolayısıyla orada aktif, profesyonel yönetim kurulu ve danışmanları olabilir başlangıçta.

Yapılması gereken yöntemler ise:

Yönetim kurulunun belirleyeceği bir strateji ve alt taraftan da bunun çalışmasında rol oynayacak ve ESG’nin alt yapısını kurgulayacak ekibin ortaya çıkması.

ABONE OL

Uyum dünyasındaki en güncel gelişmelerden haberdar olmak için bültenine abone olun.

.

Facebook
Twitter
LinkedIn
Telegram
Comments